Hissetmek,
o derece, öylesine ki..
hani baktıkğında gözlerine, hislerini aşılayabilmek ona!
Hani bulaşıcı bir şekilde diyorum, bir hastalık gibi
mesela..
Gözden
göze geçen!
Sonra yavaşça, gözlerin yaşarır
göğsün yarali bir kuş gibi kanatlarını çarpar
boğazinda bir dügüm...
Sonra madem
söyleyemiyorum yazayım dersin,
kalem
kırılır, kağıt saatlerce hatta aylarca sade beyazlığını kaybedemez
Sonra
baktın olmuyor vazgeçersin..
Ama
hissetmekten değil, yanlış anlaşılmasın!
Asla
o his degismez
Gözler değişse
de bazen...